Beyin ve sinir cerrahisi, nörocerrahi ya da nöroşirürji merkezi ve periferik sinir sistemi bozukluklarının mekanik müdahale yoluyla tedavisini yapan bir cerrahi uzmanlık dalıdır.

Bu dalda uzmanlık alan tıp doktorlarına nörocerrah ya da nöroşirürjiyen denmektedir. Bu uzmanlık eğitiminin sonrasında daha üst ihtisas dalları olarak spinal, fonksiyonel, tümör, vasküler, pediatrik nöroşirürji gibi dalları da vardır. Gerek branşın eğitiminin ve gerekse pratik uygulamalarının zorluğu nedeni ile nörocerrahların sayısı çok fazla değildir. Tıbbın en çok dikkat ve tecrübe gerektiren dallarından biridir. Birçok ameliyatı yaklaşık 5-14 saat sürer. Bu nedenlerle çoğu ülkede bu dalın uzmanları en çok ücret alan hekimlerdir.

Beyin Cerrahi kliniğimizde sunulan sağlık hizmetleri aşağıda listelenmiştir.

 

Omurga

  • Bel Fıtığı
  • Boyun Fıtığı
  • Bel Kayması
  • Belde Kireçlenme(Daralma)
  • Siringomyeli
  • Chiari Malformasyonu

Travma

  • Kafa Travması
  • Epidural Hematom
  • Subdural Hematom
  • İntraserebral Hematom
  • Omurga Kırıkları
  • Sinir Yaralanmaları

Ameliyatlar

  • Bel Ameliyatı
  • Boyun Ameliyatı
  • Beyin Ameliyatı
  • Travma
  • Sant Ameliyatı
  • Sinir Sıkışıklığı Ameliyatı

Ağrı Sipastisite

  • Ağrı Cerrahisi
  • Spastisite Cerrahisi
  • Trigeminal Nevraji
  • Baş Ağrısı
  • Bel ve Boyun Ağrıları

Şant Operasyonları

  • Hidrosefali Ameliyatları
  • Lumboperitoneal Şant
  • Ventriküloperitoneal Şant

Tümör

  • Beyin Tümörleri
  • Spinal Tümörler(Omurga),
  • Hipofiz Tümörleri(Transsfenoidal)

Periferik Sinir Sıkışmaları

  • Karpal Tunel Sendromu
  • Ulnar Tuzak Sendromu
  • Peroneal Sinir Tuzaklanması

Epilepsi

  • Epilepsi Cerrahisi
  • VNS
Omurga Cerrahisi

Omurga cerrahisi, omurilik ve sinir kökleri ile bu hassas sinir dokusunu saran/koruyan omurga üzerinde yapılan ameliyatları ve çeşitli girişimleri içerir. Omurga ve omuriliğin çeşitli hastalıkları, bu kritik oluşumlarda yapısal, işlevsel ve/veya mekanik bozukluklara yol açarak klinik hastalıklara neden olur.

Omurga cerrahisi, omurilik ve sinir kökleri ile bu hassas sinir dokusunu saran/koruyan omurga üzerinde yapılan ameliyatları ve çeşitli girişimleri içerir. Omurga ve omuriliğin çeşitli hastalıkları, bu kritik oluşumlarda yapısal, işlevsel ve/veya mekanik bozukluklara yol açarak klinik hastalıklara neden olur.

Omurga, omurilik ve sinir kökleri pek çok hastalık grubu tarafından etkilenerek başlıca ağrı olmak üzere felç ve duyu kayıpları gibi sinir sistemi fonksiyon kayıpları, omurganın hareketlerinde kısıtlanma ve şekil bozuklukları şeklinde klinik belirti ve bulgular ortaya çıkar. Klinik pratikte en çok karşılaşılan hastalık grupları aşağıdaki gibi sıralanabilir:

Disk hastalıkları (Bel ve boyun fıtıkları…)

Omurlar arasında yer alan disklerin mekanik olarak zorlanması ile ya da yıllar içinde dejeneratif etkiler ile ortaya çıkar; hastalığın derecesine, oluş biçimine, yerleşimine, klinik tabloya göre cerrahi ya da cerrahi-dışı çeşitli tedaviler gerekir.

Yaşlanan omurgada ortaya çıkan dejeneratif bozukluklar Omurgada kemik, eklem ve yumuşak dokuda gelişen yapısal bozuklukların omurilik ve sinir köklerinde bası oluşturması sonucu yürüme bozuklukları, kollarda ve bacaklarda ağrı/uyuşmalar, hareket zorlukları ve fonksiyon kayıpları ile belirti veren omurga kanalı daralmalarına ya da benzer klinik tablolara yol açabilir.

Omurga, omurilik ve sinir köklerinin tümörleri Bu tümörler primer tümörler ya da vücutta başka yerden buraya sıçrayan metastazlar olabilir. Bazı hastalarda yalnızca cerrahi tedavi yeterli olabilir ve hastada tam bir şifa sağlanabilir; bazı tümörlerde ise cerrahi tedaviye ek olarak radyoterapi, kemoterapi ve diğer tedaviler de uygulanabilir.

Damarsal hastalıklar

Spinal kanamalar, omuriliğin damarsal hastalıkları (damar yumakları, fistüller,…) ani gelişen hastalıklar olup genellikle acil teşhis ve tedaviyi gerektirirler.

Travmalar(Trafik kazaları, yüksekten düşme,.. gibi nedenler)

Bu gibi nedenler ile ortaya çıkan omurga kırıkları/ayrışma ve kopmaları,…’nın yol açtığı omurilik ve sinir yaralanmaları (ağır felçler, şiddetli ağrılar,…); omurganın sağlamlığının ve yük taşıma ve hareket yeteneğinin bozulması (spinal instabilite) yaşamda karşımıza çok çıkan acil durumlardır. Acil tanı ve tedavisi bazen hayat kurtarıcı ya da ağır bir sakatlığı engelleyici olabilir.

Pediatrik spinal hastalıklar

Doğumsal omurga ve omurilik anormallikleri, deformiteler, (omurga kanalının açık olması, omurilik ve sinirlerin kılıflarının kese yapması/dışarıya açık olması,.. omurilik içindeki hastalıklar/kistler,…) yine tanıya yönelik çok yönlü ve hassas yaklaşımı ve tedaviyi gerektiren hastalıklardır.

Enfeksiyonlar ve apseler

Genellikle aciliyet gösteren, cerrahi ve/veya ilaç tedavisini gerektiren kritik hastalıklar arasında yer alır.

Vücutta yaygın ya da başka bir organa ait hastalık

Örneğin, romatolojik, metabolik hastalıkların omurgayı da tutması, omurgada deformasyona ve şekil bozukluklarına/spinal instabiliteye neden olarak omurilik ve sinir köklerinin fonksiyonunu bozması sonucu, ilerleyici ağır klinik sendromlar ile karşılaşılır. Çok yönlü ileri tanı ve tedavi yöntemlerini gerektiren, karmaşık hastalıklar da yine spinal ileri merkezimizin ilgi alanı arasındadır. Bu hastalıklar çok kısa süre içinde (ani/akut başlangıçlı, örn. kanamalar,…) gelişebilecekleri gibi yılları/onyılları bulan çok uzun bir süreye de (müzmin/kronik seyirli, örn. omurganın dejeneratif hastalıkları…) yayılabilirler. Buna göre belirti ve bulgular ağrı, yürüme bozuklukları, hareket kısıtlılığı, şekil bozuklukları, kuvvet kaybı, duyu kaybı, kas erimeleri, kollarda ve bacaklarda incelmeler, idrar ve gaita kontrol bozuklukları gibi çok geniş bir yelpazede ortaya çıkabilir. Bu geniş hastalık grubunun erken tanısı ve etkin tedavisi için ayrıntılı bir nörolojik muayene ve ileri görüntüleme yöntemleri (yeni nesil Manyetik Rezonans Görüntüleme = MRG ve Bilgisayarlı Tomografi = BT…), elektrofizyolojik incelemeler (EMG, EPS…) gereklidir.

Omurga ve omuriliği/sinirleri tutan bu çeşitli hastalıklarda, gerektiğinde cerrahi tedavi uygulanarak son derece iyi, yüz güldürücü sonuçlar alınabilmektedir. Bu alanda da yine, mikronöroşirürjinin avantajları kullanılarak ve özellikle son birkaç on yıl içinde geliştirilen yeni cerrahi anlayış ve teknik yaklaşımların uygulanmasıyla, hastanın en az ölçüde etkilenmesi ve hastanede yatış süresi ile birlikte mevcut hastalığın en yüksek derecede tedavisi mümkün olmakta, omurilik ve sinir köklerinin rahatlatılması ve omurganın rekonstrüksiyonu ve stabilizasyonu etkin bir şekilde sağlanabilmektedir.

Bel Kayması

Omurga, omur adı verilen yapıların birbiri üzerinde düzenli dizilimiyle oluşmuş bir yapıdır. Bedenimizde 30 adet omur vardır. Bunlardan 24 tanesi hareketlidir. Omurlardan 5 tanesi bel bölgesinde bulunur. Omurların anatomik yapısına bakıldığında 3 temel yapı göze çarpar.

Bunlar omurun gövdesi, arka tarafta lamina denilen omurilik kanalını da koruyan kemik çatı ve omurlarının birbiriyle eklem yapmasını sağlayan faset eklemlerdir. Ayrıca bel fıtığı konusunda da detaylı anlatıldığı gibi omurlar arasında disk denilen, omurlara binen yükün eşit olarak dağıtılmasını ve omurganın esnekliğini sağlayan yapılar da bulunur.

En temel anlatımıyla bel kayması (spondilolistezis), 2 omurun birbiri üzerinden belli derecelerde kayarak omurilik ve ondan çıkan sinir köklerini sıkıştırması ve buna bağlı olarak hastada bulgular yaratmasıdır. Bu kayma bazen alt bel omurgası ile kuyruk kemiği (sakrum) arasındaki gelişimsel bir çatlağın ilerlemesi ile olur ve bir omur diğeri üzerinde kayarak erişkin tip bel kaymasını (istmik spondilolistezis) oluşturur. Bu tip bel kaymasından başka omurlar arası eklemlerin artritine ve omurlar arası disk yapısının bozulmasıyla oluşan dejeneratif tip bel kayması vardır.

Belirtiler

Hastalar genellikle en çok bel ağrısından şikayet ederler. Ayrıca hastalarda tek veya iki taraflı kalça ağrısı, bacak ağrısı, bacaklarda karıncalanma, yürüme güçlüğü ve yürüme mesafesinin kısalması ve hastalığın daha ileri durumunda ise bacaklarda güçsüzlük oluşur. Belirtiler genellikle dinlenme ile azalır ancak ayakta durma, hızlı yürüme ve aktivite artışı bulguların ortaya çıkmasını sağlar.

Tanı

Tıpta her zaman öncelikli olan hastayı dinlemek ve muayene etmektir. Bundan sonra ise yardımcı tanı yöntemleri kullanılarak hastayı değerlendirmek gerekir. Bel kaymasında ilk önce 4 yönlü çekilecek direk röntgen film çekmek tanı için çok değerli bilgiler verecektir. Bazen bu filmlerde stres kırığı (spondilosis) görülmez ve bu durumda hastadan sintigrafi veya bilgisayarlı tomografi tetkiki istenmesi gerekir. Ayrıca yumuşak dokuları da değerlendirmek için de manyetik rezonans görüntüleme tetkiki yapılabilir. Manyetik rezonans bize omurlar arası disk yapıları, omurilik ve omurilik kesesi, buradan çıkan sinir kökleri, omurgayı bağlayan bağ dokuları, omurgayı saran kas dokuları hakkında detaylı bilgi verir. Bu tetkikler sonucunda tanı stres kırığı (spondilosis) ve omurgada kayma (istmik tip spondilolistezis) olarak konulur. Dejeneratif tip omurga kaymasında ise direkt grafi ve manyetik rezonans görüntüleme yeterli bilgiyi verecektir. İstmik tip spondilolistezis varlığında kayma derecesi, bir omurun diğeri üzerinde kayma yüzdesi olarak hesaplanır ve 1.,2.,3.,4. derece olarak sınıflandırılır.

Tedavi

Tedavi, cerrahi olmayan tedavi yöntemleri ve cerrahi yöntemler olmak üzere 2 başlık altında toplanır. Sadece bel ağrısı var ve sinir kökü basısı saptanmamışsa, bacakta veya ayakta kuvvet kaybı yoksa, bel omurlarının direkt röntgen filmlerinde hareketlilik saptanmamışsa bu durumda cerrahi olmayan tedavi yöntemleri kullanılmalıdır. Cerrahi dışı yöntemler, mekanik olarak bozulmuş (çatlamış ve/veya kaymış omurlar) yapıların onarımını sağlayamaz ancak ağrı kontrolü ile hastaların günlük ve iş yaşamına katılımını artırır. Bu yöntemler dinlenme, ağrı kesici veya antienflamatuar ilaçlar, hareket kısıtlama programı, korse ve fizik tedavi uygulamalarıdır. Cerrahi olmayan tedavi yöntemleri ile hastalık bulguların kontrolünün sağlanması gelecekte hastanın kilo almaması, günlük yaşamda aktivitelerini zorlanmadan nasıl yapabileceğini öğrenmesi ve bunu bir yaşam biçimi olarak benimsemesi ile mümkün olacaktır. Kuvvet kaybı olmaksızın ağrı yukarıda anlatılan yöntemlerle kontrol altına alınamazsa fizik tedavi ve rehabilitasyon veya algoloji bilimi (ağrı bilimi) ile uğraşan hekimlerden konsültasyon istenebilir.

Cerrahi dışı tedavi yöntemleri ile kontrol altına alınamayan ağrı, bacaklarda ve/veya ayakta kuvvet kaybı, idrar ve/veya gaita kaçırma bulguları olan hastalarda cerrahi tedavi düşünülmelidir. Bu durumda bası altındaki sinir kökünü rahatlatmak için dekompresyon denilen yani sinir köküne olan kemik basının ortadan kaldırılma işlemi yapılmalı, sonrasında da hastaya halkın platin koyma işlemi diye adlandırdığı, hekimlikte bizim füzyon işlemi dediğimiz omurgaların sabitleme işlemi (halk arasındaki söylenişi ile platin koyma) yapılmalıdır. Masabaşı çalışanlarda hastalar 1 ay sonra işlerine dönebilirler. Ancak bedeni ile iş yapan hastalarda 2 ay gibi bir sürenin geçmesi gereklidir. Bazı hastalar ameliyat sonrası dönemde fiziksel tıp ve rehabilitasyon programına gereksinim duyulabilmektedir.

Boyun Fıtığı ve Tedavi Yöntemleri

Boyun fıtığı, aynı bel fıtığında olduğu gibi, omurlar arasındaki disklerde bulunan jel benzeri sıvının diskin şeklini değiştirmesi ya da disk içinden dışarı çıkmasıdır. Disklerin bir bölümü ya da disk içinde bulunan sıvı omurların arasından çıktığında, çevrede bulunan kaslara ve sinirlere baskı yaparlar.

Bu baskı neticesinde hafif (boyun tutulması gibi) ya da şiddetli ağrılar görülebilir. Bu tip ağrılar ve buna bağlı olarak boyun hareketlerinin kısıtlanması boyun fıtığı belirtileri arasında ilk sırada gelmektedir. İlerleyen boyun fıtığı, sinirler üzerindeki basıncı arttırdığında, el ve kollarda uyuşma, karıncalanma ve güç kaybı görülebilir. Boyun fıtığı için, diskin ya da disklerin ne kadar yer değiştirdiğine bağlı olarak boyun egzersizlerinden ameliyata kadar farklı tedavi yöntemleri bulunmaktadır.

Boyun Fıtığı Belirtileri

Boyun fıtığı hiç bir belirtiye yol açmadan ilerleyebilir. Başlangıç aşamasındaki fıtık ya da fıtıklar çevredeki kas ve sinirlere baskı yapmayabilir. Ancak fıtık ilerledikçe hafif ağrılar başlar, bilgisayar başında çalışmak zorlaşabilir, alışveriş poşeti ya da herhangi bir yük taşındığında boyun bölgesi ve sırtın üst bölümünde ağrılar görülebilir. Bu aşamada önlem alınmazsa disk yuvasından iyice çıkarak sinirlere ve kaslara baskıyı arttırır. Bu durumda boyun tamamen kilitlenebilir ve vücudu hareket ettirmek bile boyun bölgesinde şiddetli ağrılara neden olabilir. Boyun fıtığının yol açtığı ağrılar sadece boyunda değil, baskıya maruz kalan sinirin takip ettiği yoldaki kol, el, sırt, bel, omuz gibi bölgelerde de görülebilir. Sinir üzerindeki baskı nedeniyle ellerde, kollarda güç kaybı yaşanabilir ve uyuşma meydana gelebilir.

Başlangıç aşamasındaki boyun fıtığının genel belirtisi sık sık yaşanan “boyun tutulması”dır. Herhangi bir zorlama olmadan ya da hava koşullarına bağlayamadığınız boyun tutulmaları yaşıyorsanız bunun nedeni boyun fıtığı olabilir. Boyun fıtığının yol açtığı ağrılar başı sağa ve sola çevirmeyi, arkaya doğru yatırmayı zorlaştırır. Bu hareketleri yaparken bıçak gibi giren ağrılar hissedebilirsiniz.

Boyun Fıtığı Teşhisi

Boyun fıtığının teşhis edilebilmesi için doktorunuz fiziksel muayenenizi yaptıktan, ağrının hangi bölgelerde görüldüğünü, ellerde ve kollarda uyuşma ya da güç kaybı olup olmadığını sorduktan sonra MR isteyecektir. Boyun MR’ı sayesinde boyun bölgesinde bulunan omurlar, omurlar arasındaki diskler, bu disklerin etkilediği sinirler ve kaslar net bir biçimde görülebilmektedir. Boyun MR’ı yaklaşık 10-15 dakika sürer ve MR boyunca hareketsiz durmak, kesitlerin net bir biçimde filme yansıması açısından önemlidir. Çeşitli kesitlerden elde edilen filmler boyun fıtığı olup olmadığı, fıtığın ya da fıtıkların ne aşamada bulunduğu ve seçilecek tedavi yönteminin ne olması gerektiği konusunda doktorunuza bir fikir verecektir.

Boyun Fıtığı Nedenleri

Boyun fıtığının başlıca nedenleri; boyun bölgesini etkileyen travmalar (trafik kazası, kafanın çok hızlı bir şekilde ileri ya da geri hareketi, düşme…vb) ve yanlış duruştur. Bazı iş kollarının da boyun fıtığı riskini arttırdığı bilinmektedir. Örneğin sürekli matkapla çalışıyorsanız ya da motosiklet kullanıyorsanız boyun bölgesi aşırı ve düzenli titreşimlerden etkilenebilir. Ayrıca ilerleyen yaşlarda disklere yastıklama özelliğini veren sıvının bir miktar azalması neticesinde boyun fıtığı görülebilir.

Boyun Fıtığı Tedavisi

Boyun fıtığı tedavisinde ilk olarak başvurulan yöntem, boyun kaslarını güçlendirerek omurgaya binen yükü hafifletmeye yönelik egzersizlerdir. Bu egzersizler sayesinde fıtığın ilerlemesi durdurulabilir. Fıtık nedeniyle yaşanan akut ağrıları hafifletmek için doktorunuz ağrı kesici ilaç önerebilir. İlaçla birlikte boyun kaslarını rahatlatan kas gevşetici merhemler kullanılabilir. Eğer ağrılar ilaç tedavisi ile azalmıyorsa ve boyun hareketleri kısıtlanmaya devam ediyorsa fizik tedavi seçeneği değerlendirilebilir. Fizik tedavi ile ağrıların görüldüğü bölgeler güçlendirilir ve fıtığın sinirlere yaptığı basıncın azaltılması hedeflenir.

Yukarıdaki tedavi yöntemleriyle, belirtileri kontrol altına alınamayan boyun fıtığı için ameliyat seçeneği gündeme gelebilir. Uzmanlar boyun fıtığı ameliyatını en son başvurulacak seçenek olarak görmektedir ve mümkün olduğunca cerrahi müdahale dışındaki yöntemlerden sonuç alma yoluna gitmektedir. Ancak bu yöntemlerle sonuç alınamayacağı kesinleşirse fıtığa müdahale edilebilir. Bazı ilerlemiş vakalarda sorunlu diskler alınarak implant diskler kullanılmaktadır. Boyun fıtığı ameliyatı omurgayı ve dolayısıyla sinirleri yakından ilgilendirdiği için önemli ve zorlu bir ameliyat olarak kabul edilebilir.

Nelere Dikkat Edilmeli?

Boyun fıtığı belirtileri ve fıtığın ilerleyişi yaşam tarzının düzenlenmesi ve boyun bölgesini güçlendiren egzersizle önemli ölçüde kontrol altına alınabilir. Boyun fıtığınız varsa ya da boyun fıtığından korunmak için aşağıdakilere dikkat etmenizi öneririz.

  • Bilgisayar başında otururken duruşunuzu kontrol edin
  • Yürürken dik yürüyün, başınızı öne eğmeyin ve boynunuza yük bindirmeyin
  • Boyun bölgesini zorlayan ve başın sürekli hareket halinde olduğu sporlardan uzak durun
  • Düzenli egzersiz yapın. Uzmanlar yüzme, yürüyüş gibi egzersizleri öneriyor
  • Boyun kaslarını güçlendirmek için egzersiz yapın
Bel Fıtığı ve Tedavi Yöntemleri

Omurgamız çok sayıda kemikten oluşur. Omurganın esnek olmasını sağlayan ise bu kemikler arasında bulunan disklerdir. Daire şeklindeki bu diskler omurlar arasında yastıklama işlevi görür. Disklerin güçlü, fibröz bir dış kısmı ve jöle benzeri “nucleus pulposus” adında orta kısmı vardır.

Omurgamız çok sayıda kemikten oluşur. Omurganın esnek olmasını sağlayan ise bu kemikler arasında bulunan disklerdir. Daire şeklindeki bu diskler omurlar arasında yastıklama işlevi görür. Disklerin güçlü, fibröz bir dış kısmı ve jöle benzeri “nucleus pulposus” adında orta kısmı vardır.

Bel fıtığı, yastıklama görevi gören ve omurgaya esnekliği veren bu disklerin yerinden oynaması sonucu oluşur.

Yerinden oynayan disk, omurilik içinden geçen ve vücudun pek çok noktasına beyinden gelen mesajları ileten sinirlere baskı yapar. Bu baskı sonucunda ise şiddetli ağrılar görülebilir. “Disk kayması”da denilen bel fıtığı genellikle omurganın alt kısmında görülmesine karşın omurgada bulunan herhangi bir disk yerinden oynayabilir.

Bel Fıtığı Belirtileri

Bel fıtığı belirtileri arasında bel, bacak ağrıları en sık görülen belirtilerdir. Ancak ağrıların nedeninin kesin olarak bel fıtığı nedeniyle ortaya çıkıp çıkmadığının belirlenebilmesi için röntgen ya da MR gerekebilir. Çünkü bel ağrısı bu bölgede bulunan kas ve bağlardaki başka bir problem (kas zorlanması gibi) nedeniyle de yaşanabilir.

Ağrılar:

Bel fıtığının neden olduğu ağrılar genellikle şiddetlidir ve kişiyi ağrı kesici almaya zorlayabilir. Ağrılar birden ortaya çıkar ve öksürme, hapşırma gibi ani hareketlerde şiddetlenir. Bu ağrılar düz ve sert bir yüzeye uzanarak hafifletilebilir. Sinir Kökü Ağrıları: Halk arasında “siyatik” olarak bilinen sinir kökü ağrıları, siyatik sinirinin kayan disk nedeniyle basınca maruz kalması sonucu oluşur. Ayrıca diskin iltihaplanan dış tabakası sinir kökünü tahriş edebilir. Sinir kökü ağrıları sadece bel bölgesinde değil bacakta, kalçada ve ayakta hissedilebilir. Bunun nedeni, büyük bir sinir olan ve küçük sinirleri yapısında bulunduran siyatik sinirinin bel bölgesinden başlayıp, kalçanın derinliklerinden geçerek bacağın arka kısmına kadar ilerlemesidir. Her bacak için ayrı bir siyatik siniri bulunur. Bu yüzden kayan diskin hangi sinire baskı yaptığına bağlı olarak o sinirin indiği tek bacak ağrıyabilir, uyuşabilir veya karıncalanabilir.

Sinir Kökünü İlgilendiren Diğer Belirtiler:

Bel fıtığının nedeni olan disk, sadece siyatik sinirine değil omurga çevresindeki diğer sinirlere de baskı yapıyor olabilir. Eğer omurga çevresindeki diğer sinirler kayan diskten etkileniyorsa bu bölgede iğne batması benzeri bir his oluşabilir, karıncalanma ve uyuşma görülebilir.

Belirti Göstermeyen Bel Fıtığı:

Bel fıtığı her zaman yukarıdaki belirtilere neden olmaz. Yapılan araştırmalar, rutin kontrollere giden ve bel bölgesinde herhangi bir şikayeti olmayan kişilerde de bel fıtığı görülebildiğini ortaya koymaktadır. Tabii bel fıtığının herhangi bir rahatsızlığa yol açmadan oluşması sık görülen bir durum değildir ancak bir kontrol sırasında doktorunuz bel fıtığınız olduğunu söylerse şaşırmayın. Bu tip bel fıtığı genellikle diskin çok az kaydığı ve sinirlere baskı yapmadığı durumlarda görülmektedir.

Bel Fıtığı Tedavisi Nasıl Yapılır?

Bel fıtığı tedavisinde ilk önerilenler, düzenli egzersiz ve bel bölgesini güçlendiren hareketlerdir. Hareketsiz bir hayatınız varsa, hem fazla kilolar hem de güçsüz bel kasları, kayan diskin sinirlere yaptığı baskıyı ve ağrı riskini önemli oranda yükseltir. Bu kasları güçlendirmek ve bel bölgesine ağırlık bindiren göbek yağlarını eritmek atılacak ilk adım olmalıdır. Eskiden bel fıtığı ağrıları arttığında ağrılar hafifleyene kadar dinlenmek önerilmekteydi ancak son yıllarda bu ağrıların yer etmemesi ve kronik hale dönüşmemesi için tam tersi öneriliyor. Sonuç olarak bel fıtığınız başlangıç aşamasındaysa mutlaka düzenli egzersiz yapmalısınız. Bel fıtığının neden olduğu ağrılar bazen gündelik hayatı etkileyecek kadar şiddetlenebilir ve kişinin hareket kabiliyetini kısıtlayabilir. Böyle durumlarda doktorunuzun önerdiği ağrı kesicileri ve kas gevşetici ilaçları ya da kremleri kullanabilirsiniz. Kas gevşetici ilaçlar genellikle konsantrasyonu da azalttığı için dikkat gerektiren bir iş yaparken kullanılması önerilmemektedir. Böyle durumlarda ilaç yerine haricen ağrının bulunduğu bölgeye sürülen merhem kullanabilirsiniz.

Bel Fıtığı Ameliyatı Diskin sinire aşırı baskı yaptığı ve ağrıların dayanılmaz olduğu durumlarda ameliyat seçeneği düşünülebilir. Doktorunuz, ameliyat kararını vermek için fiziksel muayenenin ardından MR ya da röntgen isteyebilir. Ayrıca sinirlerde meydana gelen olası hasarların belirlenmesi için bazı sinirsel testler kullanılabilir. Bel fıtığı ameliyatında hedeflenen, diskin yuvasından çıkan bölümünün kesilmesidir. Diskin sorunlara neden olan bölümü alındığında buna bağlı şikayetler önemli oranda azalır. Ancak her bel fıtığı ameliyat için uygun olmayabilir. Bel fıtığı ameliyatı avantajları ve dezavantajları hakkında detaylı bilgileri doktorunuzdan alabilirsiniz.

Ne Zaman Doktora Gitmeli?

  • Aşağıdaki belirtiler görülüyorsa tedavi için bir doktora gitmeniz gerekir.
  • Kalçadan başlayarak bacağa yayılan uyuşma hissi varsa
  • Her iki bacakta uyuşma varsa ve bağırsak hareketlerinde anormallik görülüyorsa
  • Sırtınızda hareket kabiliyetinizi kısıtlayan şiddetli bir ağrı varsa
  • Başınızın bir kısmında şiddetli ağrılar görülüyorsa
  • Uyuşma ve karıncalanma kol ve parmak uçlarında görülüyorsa

 

Bel Fıtığı Olanların Dikkat Etmesi Gerekenler

  • Bel fıtığı belirtileri hayatınızda yapacağınız bazı değişikliklerle önemli oranda hafifletilebilir. Bel fıtığınızın ilerlememesi ve ağrıların şiddetlenmemesi için aşağıdaki noktalara dikkat etmelisiniz.
  • Otururken belinizin boşlukta kalmamasına dikkat edin. Gerekirse sert bir yastıkla destekleyin.
  • Ağır kaldırmayın. Kaldırmanız gerekiyorsa tek elinize yüklenmemeye çalışın. Örneğin alışveriş torbalarını tek elinizle taşımak yerine iki elinize de eşit miktarda dağıtın.
  • Yerden bir şey alırken belinizi bükerek eğilmek yerine dizlerinizi bükerek çömelin.
  • Uzanırken sağ veya sol tarafa yatmak yerine sırt üstü yatın. Yatağınızın çok yumuşak olmamasına dikkat edin ve yüz üstü yatmayın.
  • Masa başında çalışıyorsanız dik oturun ve beliniz destekli olsun. Her yarım saatte bir ayağa kalkarak esneme hareketleri yapın.
  • El çantası yerine sırt çantası kullanın.
  • Bel bölgesini güçlendiren egzersizleri düzenli olarak yapın.
  • Kendi kendinize ilaç kullanmayın. Ağrı kesici ve kas gevşetici ilaçları sık kullanımı bazı yan etkilere yol açabilir. Beliniz ağrıdığında tüm gün yatarak dinlenmek yerine hareket etmeye çalışın. Ağrılar sırasında uzun süre hareketsiz kalmak bu ağrıların daha sık tekrar etmesine neden olur.
  • Topuklu ayakkabı giymeyin.
  • Ağrı arttığında bölgeye sıcak veya soğuk kompres yapabilirsiniz.
  • Dik durun. İyi bir duruş hem omurga hem de fıtığa binen yükü azaltacaktır.
  • Fazla kilolarınızdan kurtulun. Her fazla kilo omurgaya ve fıtığa binen yükü arttırmaktadır.
  • Bölgeye kas gevşetici merhemle hafif bir masaj yapmak ağrıları hafifletebilir.