Bel Kayması
Birim : | Beyin ve Sinir Cerrahisi |
- Hits: 451
Bunlar omurun gövdesi, arka tarafta lamina denilen omurilik kanalını da koruyan kemik çatı ve omurlarının birbiriyle eklem yapmasını sağlayan faset eklemlerdir. Ayrıca bel fıtığı konusunda da detaylı anlatıldığı gibi omurlar arasında disk denilen, omurlara binen yükün eşit olarak dağıtılmasını ve omurganın esnekliğini sağlayan yapılar da bulunur.
En temel anlatımıyla bel kayması (spondilolistezis), 2 omurun birbiri üzerinden belli derecelerde kayarak omurilik ve ondan çıkan sinir köklerini sıkıştırması ve buna bağlı olarak hastada bulgular yaratmasıdır. Bu kayma bazen alt bel omurgası ile kuyruk kemiği (sakrum) arasındaki gelişimsel bir çatlağın ilerlemesi ile olur ve bir omur diğeri üzerinde kayarak erişkin tip bel kaymasını (istmik spondilolistezis) oluşturur. Bu tip bel kaymasından başka omurlar arası eklemlerin artritine ve omurlar arası disk yapısının bozulmasıyla oluşan dejeneratif tip bel kayması vardır.
Belirtiler
Hastalar genellikle en çok bel ağrısından şikayet ederler. Ayrıca hastalarda tek veya iki taraflı kalça ağrısı, bacak ağrısı, bacaklarda karıncalanma, yürüme güçlüğü ve yürüme mesafesinin kısalması ve hastalığın daha ileri durumunda ise bacaklarda güçsüzlük oluşur. Belirtiler genellikle dinlenme ile azalır ancak ayakta durma, hızlı yürüme ve aktivite artışı bulguların ortaya çıkmasını sağlar.
Tanı
Tıpta her zaman öncelikli olan hastayı dinlemek ve muayene etmektir. Bundan sonra ise yardımcı tanı yöntemleri kullanılarak hastayı değerlendirmek gerekir. Bel kaymasında ilk önce 4 yönlü çekilecek direk röntgen film çekmek tanı için çok değerli bilgiler verecektir. Bazen bu filmlerde stres kırığı (spondilosis) görülmez ve bu durumda hastadan sintigrafi veya bilgisayarlı tomografi tetkiki istenmesi gerekir. Ayrıca yumuşak dokuları da değerlendirmek için de manyetik rezonans görüntüleme tetkiki yapılabilir. Manyetik rezonans bize omurlar arası disk yapıları, omurilik ve omurilik kesesi, buradan çıkan sinir kökleri, omurgayı bağlayan bağ dokuları, omurgayı saran kas dokuları hakkında detaylı bilgi verir. Bu tetkikler sonucunda tanı stres kırığı (spondilosis) ve omurgada kayma (istmik tip spondilolistezis) olarak konulur. Dejeneratif tip omurga kaymasında ise direkt grafi ve manyetik rezonans görüntüleme yeterli bilgiyi verecektir. İstmik tip spondilolistezis varlığında kayma derecesi, bir omurun diğeri üzerinde kayma yüzdesi olarak hesaplanır ve 1.,2.,3.,4. derece olarak sınıflandırılır.
Tedavi
Tedavi, cerrahi olmayan tedavi yöntemleri ve cerrahi yöntemler olmak üzere 2 başlık altında toplanır. Sadece bel ağrısı var ve sinir kökü basısı saptanmamışsa, bacakta veya ayakta kuvvet kaybı yoksa, bel omurlarının direkt röntgen filmlerinde hareketlilik saptanmamışsa bu durumda cerrahi olmayan tedavi yöntemleri kullanılmalıdır. Cerrahi dışı yöntemler, mekanik olarak bozulmuş (çatlamış ve/veya kaymış omurlar) yapıların onarımını sağlayamaz ancak ağrı kontrolü ile hastaların günlük ve iş yaşamına katılımını artırır. Bu yöntemler dinlenme, ağrı kesici veya antienflamatuar ilaçlar, hareket kısıtlama programı, korse ve fizik tedavi uygulamalarıdır. Cerrahi olmayan tedavi yöntemleri ile hastalık bulguların kontrolünün sağlanması gelecekte hastanın kilo almaması, günlük yaşamda aktivitelerini zorlanmadan nasıl yapabileceğini öğrenmesi ve bunu bir yaşam biçimi olarak benimsemesi ile mümkün olacaktır. Kuvvet kaybı olmaksızın ağrı yukarıda anlatılan yöntemlerle kontrol altına alınamazsa fizik tedavi ve rehabilitasyon veya algoloji bilimi (ağrı bilimi) ile uğraşan hekimlerden konsültasyon istenebilir.
Cerrahi dışı tedavi yöntemleri ile kontrol altına alınamayan ağrı, bacaklarda ve/veya ayakta kuvvet kaybı, idrar ve/veya gaita kaçırma bulguları olan hastalarda cerrahi tedavi düşünülmelidir. Bu durumda bası altındaki sinir kökünü rahatlatmak için dekompresyon denilen yani sinir köküne olan kemik basının ortadan kaldırılma işlemi yapılmalı, sonrasında da hastaya halkın platin koyma işlemi diye adlandırdığı, hekimlikte bizim füzyon işlemi dediğimiz omurgaların sabitleme işlemi (halk arasındaki söylenişi ile platin koyma) yapılmalıdır. Masabaşı çalışanlarda hastalar 1 ay sonra işlerine dönebilirler. Ancak bedeni ile iş yapan hastalarda 2 ay gibi bir sürenin geçmesi gereklidir. Bazı hastalar ameliyat sonrası dönemde fiziksel tıp ve rehabilitasyon programına gereksinim duyulabilmektedir.