Kulak Burun Boğaz
Öne Çıkan Hizmetler
Hastane : | Jimer Nilüfer Hastanesi |
Branş : | Cerrahi Branşlar |
Kulak Burun Boğaz kliniğimizde gelişmiş teknolojiye dayalı tanı ve tedavi yöntemlerinin kullanıldığı endoskopik ve mikroskobik işlemler ile duyma ve denge sistemi hastalıklarının muayene, tetkik ve tedavisi gerçekleştirilmektedir.
Poliklinik, laboratuvar, radyolojik tetkikler ve odiyolojik tetkikler sonrası hastalarımızın hemen tamamında hastanelerimizde tanı koyup tedaviye geçilmektedir. KBB muayene odaları klasik muayene gereçlerinin yanı sıra endoskopik muayenelere de olanak veren endovizyon sistemi ile donatılmıştır.
Ameliyathanelerimiz hastanın konforu ve başarılı bir ameliyat sürecine katkı sağlayacak gerekli cerrahi setlerle donatılmıştır. Bu setler, endoskopik sinüs cerrahisi, orta kulak ve mastoid cerrahisi alanlarındaki hekim pratiğine katkı sağlayan donanımlar olarak ön plana çıkmaktadır. Ameliyathanelerimizde baş ve boyun bölgesinin büyük kanserlerinin ameliyatları da başarıyla gerçekleştirecek tıbbi donanım, hekim kadrosu ve yoğun bakım hizmetleri bulunmaktadır.
Hastanemizde Kulak Burun Boğaz Hastalıkları bölümünde cerrahi ve tedavisi yapılan hastalıkların bazıları :
Kulak
- Kulak Hastalıkları
- İşitme Kayıpları
- Kulak Ameliyatları
- Kulak Çınlaması
- Baş Dönmesi
Burun
- Burun Tıkanıklığı
- Sinüzitler Alerjik Hastalıklar
- Endoskopik Ameliyatlar
- Boğaz Hastalıkları
- Farenjit
- Bademcik ve Geniz Eti Ameliyatları
Boğaz
- Horlama ve Apne Ameliyatları
- Radyo Frekansla Kulak, Burun, Boğaz Ameliyatları
- Yüz Felci
- Baş Ağrıları
- Yutma Bozuklukları
- Kronik İnatçı Öksürükler
Normal erişkin inanların en az %45'i zaman zaman horlamaktadır. Bu şikayet %25'inde sürekli bir haldedir. Horlama problemi en sık şişman erkeklerde görülür ve yaşla birlikte her geçen gün artar. 300 den fazla firma horlamaya karşı cihaz geliştirmiştir.
Bazı modeller pijama arkasına tenis topu yapıştırmak gibi eski bir modelin modifikasyonlandır (sırt üstü yatarken horlama daha çok artar). Çene ve boyun askıları, boyunluklar ve ağız içine yerleştirilen cihazlar hiçbir yarar sağlamamıştır.
Horlama sesi ile çalışıp hastayı uyandıran elektronik cihazlar bulunmuştur. Bütün bunlar hastanın horlamadan uyuma alıştırmaları olarak düşünülmüştür. Ancak maalesef horlama kişinin kontrolünde olmayan bir problem olup tüm bu cihazlar hastayı sadece uyutmamaya yöneliktir.
HORLAMANIN NEDENİ NEDİR?
Ağız ve burun arkasındaki hava yolunda darlık olduğunda ortaya çıkan gürültü biçiminde ki sese horlama denir. Dilen arkası ve yumuşak damak ve küçük dilin olduğu kısmın genizle birleştiği bölge kendiliğinden daralabilen bir bölgedir. Bunlar birbirleri üstüne geldiğinde solunumla birlikte titreşmekte ve horlama ortaya çıkmaktadır. Horlayan biri aşağıdaki problemlerden en az birine sahiptir.
- Dil ve boğaz kasları gerginliği azalmıştır. Gevşek kaslar sırt üstü yatınca dilin boğaz arkasına doğru kaymasına engel olamaz. Bu olaş alkol ya da ilaç alarak gevşemiş birinin uykusunda kas kontrolünün kaybolması ile ortaya çıkar. Bazı insanlarda uykunun derin fazında gevşemeye bağlı olarak yine horlama görülebilmektedir.
- Boğazdaki dokuların aşın büyük olması. Büyük bademcik ve geniz eti çocuklarda en sık rastlanan horlama sebebidir. Şişman insanlarda kalın boyun dokusu sebep olarak gösterilir. Kist ve tümörlerde nadir olarak bu yolla horlama yapabilmektedir.
- yumuşak damak ve küçük dilin aşın sank ve uzun olması boğaza doğru hava yolunu daraltır. Hava yoluna sarktığı için bir valv gibi horlamaya neden olur.
- burun tıkanıklığı olan kişi havayı almak için genizde aşın vakum yaratır. Bu vakum boğazda kollabe olabilen dokuları hava yoluna doğru çeker. Böylelikle burun açık iken horlamayan kişide horlama görülmeye başlar. Bu durum neden bazı kişilerin sadece alerjik dönemlerde veya grip, sinüzit olduğu zamanlarda horladığını izah etmektedir. Burun deformasyonları bu tip burun tıkanıklığı nedenleri olarak bilinir. Deviasyon burun orta bölmesinin yan taraflara taşması olarak tanımlanır. Burun içi deformasyonları içinde en sık rastlanılandır.
HORLAMA CİDDİ BİR SORUN MUDUR?
Sosyal olarak evet! Bu aile yaşamında ciddi bir şekilde tehdit eder. Horlayan kişi alay konusu olur. Ailenin diğer bireyleri için uykusuz gecelerin sorumlusu tutulur. Horlayan kişi tatil ve iş gezilerinde istenilmeyen oda arkadaşı olur. Tıbbi olarak evet! Kişinin kendine verdiği zarar daha büyüktür. Dinlenilmeden geçirilen geceler vardır. Aşın horlayan kişilerde yüksek tansiyon horlamayan kişilere göre daha sık görülür.
Horlamanın en ağır formu "tıkayıcı tipte horlama hastalığıdır." "uyku apnesi" olarak bilinen bu hastalıkta şiddetli horlama nefessiz kalınan bir dönemle kesilmektedir. Bu sırada solunum tam durmuştur. 10 saniyenin üzerindeki nefessiz kalma nöbetlerinin bir saat içinde 7'den fazla görülmesi yaşamı ciddi şekilde tehdit eder.
Bu duruda doktorunuzun size bir uyku merkezinde inceleme yapılmasını önerecektir. Apneli (nefesin kesilmesi) hastalarda saatte 30-300 defa tıkanmalara rastlanılmaktadır. Böylelikle uykuda kan oksijen düzeyi aşın oranda düşer. Oksijenin düştüğü bu dönemde kalp kanı daha çok pompalamak zorundadır.
Bir süre sonra kalp ritmi bozulurken, yıllar içinde yüksek tansiyon ve kalp büyümesi yerleşir. Tıkayıcı tipte horlama hastalığı olan kişiler uykularının çok az bir kısmında derin uyku fazına geçebilmektedirler. Derin faz gerçek dinlenme için tek yoldur. Dinlenmeden geçirilen gecenin gündüzü uykulu, yorgun ve verimsiz geçecektir. Araba kullanırken ya da iş başında uyuklamalar görülecektir.
HORLAMA TEDAVİ EDİLEBİLİR Mİ?
Horlamanın bir çok tipi tedavi edilebilir. Erişkin horlayan kişiler için aşağıda sıralana önerilere uyulmalıdır.
- İyi bir adale tonu su kazanmak için sportif bir yaşam biçimi seçilmeli.
- Horlayan kişiler uyku ilaçları, sakinleştirici ve antihistaminik denilen alerji ilaçlarını uykudan önce almamalı.
- Uykudan 4 saat önce alkol almaktan sakınmalı.
- Uykudan 3 saat önce ağır yemekten sakınmalı.
- Aşın yorgunluktan sakınmalı
- Uykuda yana yatmak tercih edilmeli
- Yatağınızın başı daha yukarıda olmalı (10 cm.)
- Evde horlamayan kişilerin sizden önce uykuya geçmeleri için onlara süre tanıyın.
Horlama kişi ve ailesi için zararlı hale geldiğinde uzman doktorunuz ile görüşmeniz uygun olacaktır. Bu özellikle uyku sırasında nefes alamama problemi olduğunda (yüksek sesli horlama nefessiz kalma dönemi ile kesilmektedir.) doktorunuza baş vurmanız daha da önem kazanmaktadır. Horama hastasının burun, ağız, boğaz ve boynunun detaylı muayenesi yapılmalıdır. Horlamanın boyutu ve horlayan kişinin sağlığını belirlemek açısından uyku laboratuarı çalışmaları değerlidir.
Tedavi şüphesiz tanıya dayanır. Bu alerji veya enfeksiyon tedavisi gibi basit ya da bademcik, geniz eti veya burun bozukluklarının cerrahi gerektirir biçimdedir. Horlama- nefessiz kalma hareketli dokuların sabitleştirilmesi ve hava yolunun daha genişletilmesini sağlayan horlama ameliyatlarından uvulopalatofarengoplasti ameliyatı (UPPP) adı verilmektedir. L
azer'in kullanıldığı laser-assisted uvulopalatoplasti (LAUP) lokal anestezi ile yapılabilen bir başka ameliyattır. Yine son zamanlarda geliştirilen Radyo frekans cihazıyla da horlamaya neden olan hava yolu daralmalarını bu bölgelere uygulanan radyo dalgaları sayesinde küçültülmesi lokal anestezi altında yapılabilen bir müdahaledir.
Uygun vakalarda ayaktan uygulanabilecek bir yöntemdir. Cerrahinin çok boğaza riskli veya hasta tarafından istenilmediği durumlarında boğaza basınçlı hava veren maske takarak (CPAP) uyuyabilir. Kronik olarak horlayan her çocuk KBB uzmanı tarafından detaylı olarak muayene edilmelidir. Bademcik ve geniz eti ameliyatının gerekli olduğu durumlarda cerrahi müdahale çocuk sağlığına ve gelişimine çok önemli yararlar ağlayacaktır.
Unutmayın: horlama nefes almanın tehlikeli biçimde kesilmesidir. Horlama komik değildir, umutsuz hiç değildir.
Yardım edin sinüslerim beni öldürüyor! Bunu daha önce hiç söylediniz mi?. Eğer cevabınız hayır ise siz çok şanslısınız demektir. Çünkü her yıl milyonlarca lira sinüs problemleri için harcanmaktadır (Burunda dolgunluk, baş ağrısı ve burun akıntısı).
HERKESİN SİNÜSÜ VAR MIDIR?
Evet, yeni doğmuş bir bebeğin bile çok küçük olsa dahi sinüsleri vardır. Başlangıçta bezelye büyüklüğünde olan bu boşluklar burnun içinden yüz ve kafatası kemiklerinin içine doğru genişleyen boşluklardır.
Çocukluk ve genç erişkinlik çağında büyümeye ve genişlemeye devam eder. Hava cepleridirler. Burnun iç yüzünü kaplayan zarın aynısı tarafından kaplanmaktadırlar ve bir kurşun kalem başı büyüklüğünde açıklarla burun boşluğuna bağlanırlar.
SİNÜSLER NE İŞE YARAR?
Sinüsler normal salgı (mukus) oluşturan burun, sisteminin bir parçasıdır. Normal olarak burun ve sinüsler günde yaklaşık olarak yarım litre mukus salgılar. Üretilen mukus burun örtüsü (mukoza) üzerinde hareket ederek toz parçacıklarını, bakterileri ve diğer havayla taşınan partikülleri süpürür ve yıkarlar. Daha sonra bu mukus geriye boğaza süzülür ve yutulur. İçindeki parçacıklar ve bakteriler mide asidi tarafından parçalanır. Birçok insan bunun farkında değildir çünkü normal bir vücut fonksiyonudur.
BURUN GERİSİNE AKINTl NE DEMEKTİR?
Burun içi; hava kirliliği tarafından, allerjiye neden olan maddeler tarafından, dumanla veya virüsler tarafından rahatsız edildiğinde normalden çok fazla mukus üretir. Bu burun zarlarındaki allerjik maddeyi yıkayıp uzaklaştırmak amacıyla bol miktarda üretilmiş, berrak su gibi bir salgıdır. Burun arkasına doğru su gibi bir salgı oluşur. Arkaya akıntının en önemli nedeni bu olaydır. Bir başka tipte ise mukus yapışkan ve kıvamlıdır. Bu, hava yollarının çok kuru olduğu ve zarların yeterince sıvı salgılıyamadığı durumlarda görülür. Bakteriler tarafından oluşturulan enfeksiyonlarda da yapışkan ve kıvamlı mukus gözlenir aynı zamanda cerahatten dolayı mukusun rengi sarı veya yeşil olabilir.
SİNÜS NEDİR?
"-it" eki tıpta enfeksiyon veya enflamasyonu ifade eder. Bu nedenle sinüzit, sinüslerin enfeksiyonu veya enflamasyonudur. Tipik bir akut sinüzit vakası soğuk algınlığı veya allerjik bir atak sonucunda fazla miktarda mukus salgılanması ile ortaya çıkar. Zarlar o kadar çok şişebilir ki sinüslerin küçük açıklıkları kapanır. Hava ve mukus burun ile sinüsler arasında rahat hareket edemezse mukus sinüsler içinde birikir ve basıncın artmasına neden olur. Hangi sinüsün etkilendiğine bağlı olarak yüzde veya alında üzerine basmakla oluşan, gözler arasında veya gerisinde, yanaklarda ve üst dişlerde ağrıya meydana gelir. Çıkışı kapalı ve mukus dolu bir sinüs bakterilerin üremesi için çok uygun bir ortamdır. Soğuk algınlığı normalden fazla sürerse ve sümüğün rengi yeşil-sarıya dönerse veya garip bir tat oluşursa muhtemel bakteriyel enfeksiyon gelişmiştir. Akut sinüzit olgularında yüzdeki ve alındaki ağrı çok kötü olabilir. Sinüs çıkışının uzun süre kapandığı durumlarda kronik sinüzit gelişir. Baş ağrısı az görülür ancak akıntı ve kötü koku devam eder. Enflamasyonun çok aşırı olması sonucunda polip adı verilen oluşumlar gelişir. Bazı sinüzit olguları üst dişteki enfeksiyonun sinüse geçmesi sonucunda oluşur.
SİNÜZİT TEHLİKELİ MİDİR?
Sinüzit olgularının büyük çoğunluğu tıbbi tedaviye cevap verir ve tehlikeli değildir. Bununla birlikte sinüs içindeki bir enfeksiyon hem göze hem de beyne çok yakındır. Enfeksiyonun göze veya beyine yayılması çok nadirdir. Enfeksiyonlu sinüslerden akan mukus akciğerler için sağlıklı değildir. Böylece sinüzit; bronşit, kronik öksürük veya astımı ya azdırır yada bunların ortaya çıkmasına neden olur.
SİNÜZİT BAŞ AĞRISI NEDİR?
Soğuk algınlığı sırasında veya burun örtüsü şiştiği ve burnun aktığı zamanda veya burun sümükle dolu olduğunda yüzde, yanaklarda, alında veya göz çevresinde ortaya çıkan baş ağrısı muhtemelen sinüzit ağrısıdır. Sinüs enfeksiyonu buna neden olur. Bir başka tür sinüs baş ağrısı ise uçak inmek üzere alçaldığı zaman ortaya çıkar. Bu özellikle soğuk algınlığınız veya aktif allerjiniz varsa belirgin olur (buna "Vakum Baş Ağrısı" denilir). Maalesef sinüs baş ağrısıyla karıştırılabilecek birçok başka neden vardır. Örnek olarak migren ve diğer damar kaynaklı baş ağrıları veya gerginlik baş ağrısı hem alın ve göz çevresinde ağrı oluşturması hem de burun akıntısına da neden olabilmelerinden dolayı sinüzit ile karıştırabilirler. Ancak bu tip baş ağrıları doktor müdahalesi olmadan kısa sürede gelip geçerler. Doktor müdahalesi olmadan uzun süren ve ancak antibiyotik tedavisiyle düzeltilebilen sinüzitten farklıdırlar. Bununla birlikte arada sırada gelen, bulantı ve kusmaya neden olan baş ağrısı daha ziyade migren baş ağrısıdır. Şiddetli, sık ve uzun süren baş ağrılarının tanısı için mutlaka doktora baş vurulmalıdır.
KİMLER SİNÜS PROBLEMİYLE KARŞILAŞIRLAR?
Gerçekte herkes sinüs enfeksiyonu geçirebilir ancak bazı gruplar daha hassastırlar.
Allerjisi olanlar : Bir allerji atağı soğuk algınlığı gibi mukozanın şişmesine, sinüs kanallarının kapanmasına, mukus akımının engellenmesine ve bakteri enfeksiyonuna neden olur. İyi nefes almayı ve mukus akışını engelleyecek yapısal burun bozuklukları olanlar : Örnek olarak kırık bir burun veya septum deviasyonu (septum burun delikleri arasında burnu sağ ve sol olmak üzere ikiye bölen kıkırdak bir yapıdır. Bunun bir tarafa doğru eğilmesine deviasyon denir.) >Sık sık enfeksiyona maruz kalanlar: Okul öğretmenleri ve sağlık personeli hassastır. Sigara içenler: Tütün dumanı, nikotin doğal direnç mekanizmasını bozarlar.
DOKTOR SİNÜSLERİM İÇİN NE YAPACAKTIR?
Doktorunuz size soluk alıp vermeniz, burun akıntınızın rengi ve kokusu ve hangi olayların (günün hangi saatinde veya hangi mevsiminde ) bu bulgulara neden olduğu ile ilgili sorular soracaktır. Baş ağrınızı tarif etmeye hazır olun; Ne zaman ve hangi sıklıkta olduğu, ne kadar sürdüğü, bulantı, kusma, görme bozukluğu, veya burun tıkanıklığı ile ilişkili olup olmadığı. Kulak Burun Boğaz uzmanı özellikle mukozanın görünüşüne ve salgının niteliğine dikkat ederek kulağınızı, burnunuzu, ağzınızı, dişlerinizi, ve boğazınızı muayene edecektir. Burnunuzdaki hassasiyeti inceleyecektir. Bazı durumlarda sinüslerinizin röntgen fılmi gerekli olabilir. Tedavi doktorunuzun koyduğu teşhis ile bağlantılı olacaktır. Enfeksiyonlar için antibiyotik tedavisi veya cerrahi müdahale bazen de her ikisi birden gerekebilir. Akut sinüzit çoğunlukla antibiyotik tedavisine yanıt verirken kronik için genellikle cerrahi müdahale gerekmektedir. Son yıllarda uygulanan Fonksiyonel Endoskopik Sinüs Cerrahisi (FESS) bu hastalıkların çözümünde uygulanan basit bir tekniktir. Sonuçlar oldukça başarılıdır. Eğer bulgular allerji, migren veya sinüzite benzeyen bir başka nedenden dolayı ise doktorunuz alternatif bir tedavi planı uygulayacaktır.
SİNÜSLERİM İÇİN BEN NE YAPABİLİRİM?
Allerjiniz varsa bunu kontrol edin. Soğuk algınlığı olduğunuz zaman buharla nemlendirici kullanın. Yatağınızın baş tarafı daha yükseltilmiş bir şekilde uyuyun. Dekonjestanlar kullanılabilir ancak içlerindeki kimyasal maddeler adrenalin gibi etki gösterebileceğinden yüksek tansiyonu olanlarda riskli olabilir. Aynı zamanda bunlar uykusuzluğa neden olan uyarıcıdırlar. Kullanmadan önce doktorunuza baş vurun.Burnunuzu tahriş eden kirleticilerden, özellikle sigara dumanından uzak durun. Dengeli beslenin, düzenli egzersiz yapın. Enfeksiyonu olduğunu bildiğiniz insanlarla ilişkilerinizi sınırlamaya çalışın bu olmuyorsa bir takım önlemler alın (el yıkamak, ortak havlu ve önlük kullanmamak). Birçok reçetesiz sinüs ilacı satılmaktadır ancak uygun bir tanı koyulmadan bunları kullanmak doğru değildir. En iyisi sizi muayene eden ve sizin şikayetlerinizi bilen doktorunuzun verdiği ilaçları kullanmaktır.
Boğaz ağrısı en sık rastlanılan tıbbi şikayetlerden biridir. Türkiye’de çok fazla kişi bu şikayetle doktora müracaat etmektedir.
Boğaz ağrısına ne sebep olur?
Boğaz ağrısı başta enfeksiyonlar olmak üzere çeşitli hastalıklarda ortaya çıkan bir şikayettir.Enfeksiyonlar ya virüsler (soğuk algınlığı, grip gibi) ya da bakteriler sebebi ile oluşur.
Virüsler ve bakteriler arasındaki en önemli fark bakterilerin antibiyotiğe cevap vermesine rağmen virüslerin cevap vermemesidir.
Virüsler:
Virüslerin en sık sebep olduğu boğaz ağrısı soğuk algınlığı sırasında görülen ve burun akıntısı, kaşıntı, hapşırık, vücutta kırgınlık ve ağrı ile birlikte olan boğaz ağrısıdır ve bilinen yüzlerce çeşit virüsün biri hastalığın sebebidir. Vücut virüslere karşı antikor üreterek yaklaşık bir hafta içinde hastalığı yener. Boğaz ağrısı kızamık, suçiçeği, boğmaca ve krup gibi başka viral hastalıklara da eşlik edebilir. Boğazdaki aftlar ve ateş kabarcıkları da oldukça ağrılı olabilir.
Enfeksiyöz mononükleozis denilen özel bir viral enfeksiyonun iyileşmesi bir haftadan uzun sürebilir. Virüs lenf sistemi içine yerleşerek bademciklerde, boyunda, koltuk altında ve kasıkta şişlikler oluşturur. Bu hastalık boğazda şiddetli ağrı ile birlikte bazen solunum güçlüğü, karaciğer rahatsızlığı ve buna bağlı sarılığa sebep olabilir. Ayrıca 6 hafta veya daha uzun sürebilen şiddetli yorgunluğa sebep olur.
Bu hastalık buluğ çağı veya genç erişkin dönemindeki kişileri etkiler. Hastalık tükürük ile bulaştığı için ‘öpüşme hastalığı’ olarak da isimlendirilmiştir. Hastalık ayrıca ağız-el, el-ağız yoluyla veya aynı havlu veya çatal bıçak kullanılması yolu ile de bulaşabilir.
Bakteriler:
Boğaz ağrısı çeşitli tip streptokoklar tarafından da oluşturulabilen bir rahatsızlıktır. Bu hastalık aynı zamanda kalp kapakçıkları ve böbrekleri de etkileyebilir. Streptokoklar ayrıca bademcik enfeksiyonu, zatürree, sinüzit ve kulak hastalıklarına da yol açabilir.
Tüm bu ciddi komplikasyonlar sebebi ile streptokokların yol açtığı boğaz ağrısı antibiyotik ile tedavi edilmelidir. Bakteriyel boğaz ağrıları genellikle soğuk algınlığından daha uzun süren hastalık yaparlar. streptokokların yaptığı hastalık muayene ile tanınamıyorsa boğaz kültürü yapılması gerekebilir.
Son zamanlarda kullanılmaya başlayan ‘strep testi’ 24 saatlik kültürde üreme süresine kıyasla 15 dakika içinde streptokok enfeksiyonu varlığını gösterebilir. Bu testlerin pozitifliği doktorun antibiyotik yazmasına sebep olur. Ancak strep testi veya kültür antibiyotiği hak eden pek çok bakterinin gözden kaçmasına sebep olabilir.
Tonsillit boğazın her iki tarafında yer alan bademciklerin iltihabıdır. Yaşamın ilk 2-3 yılında bu dokular enfeksiyonu yakalar ve çocuğun kendi savunma sistemini yaratmasına yardımcı olur. Sağlıklı bademcikler enfekte kalmaz ve tonsillit sebebi ile sık sık boğaz ağrısı geçirme bademcikteki iltihabın tam olarak tedavi edilmediğini gösterir. Son yıllarda yapılan bir çalışma sık sık tonsillit atağı geçirmekte olan çocukların ( birkaç yıl boyunca senede 3-4 tonsillit atağı) bademciklerinin cerrahi bir operasyonla çıkartılmasından sonra daha sağlıklı olduklarını göstermiştir.
Burun veya sinüslerdeki enfeksiyonlar da boğaz ağrısına sebep olabilir çünkü içinde bakteri olan hastalıklı akıntı boğaza doğru gittiği için hastalığı buraya taşır.
Tahriş:
Soğuk kış aylarında kuru ısı özellikle sabahları, tekrarlayıcı ve yanıcı şekilde bir boğaz ağrısına sebep olur. Bu durum odanın nemlendirilmesi ve sıvı alımının artması ile düzelir. Burun tıkanıklığı olan ve sürekli ağızdan nefes alan hastalarda da boğaz kuruluğu oluşur. Bu hastalarda burun muayenesi ve tedavisi gerekmektedir.
Sabahları oluşan seyrek bir boğaz ağrısı sebebi de mide asit salgısının ağız ve boğaza geri gelmesi ve buna bağlı tahriş ağrısıdır. Bunu tedavisi ise yatarken başın ayak hizasından biraz daha yüksek olmasına dikkat etmektir. Ayrıca yatmadan 1-2 saat öncesinde bir şey yememeye dikkat etmek gerekir. Doktora görünmenizde yarar vardır.
Endüstriyel kirlilik ve kimyasal maddeler boğaz ve burunu tahriş ederler ancak en sık ve rahatsız edici hava kirliliği sebebi sigaradır. Alerjik veya içindeki maddelere duyarlı olan insanları rahatsız eder.
Sesini çok fazla zorlayan bir insan (örneğin bir spor karşılaşmasında) da boğaz ağrısından yakınır ve bu ağrını sebebi ses tellerinin zorlanması ve ses tellerine kötü muameledir. İyi eğitilmiş ve deneyimli spikerler ve şarkıcılar seslerini ve boğazlarını bu şekilde zorlamamasını öğrenirler. Yüksek sesleri boğaz kaslarını zorlamadan derin nefes alıp karın ve göğüs kafesi kaslarını kullanarak çıkarırlar.
Boğaz, dil ve gırtlak tümörleri de genellikle uzun süre sigara ve alkol içimi ile ilgilidirler. Bazen kulağa yayılabilen boğaz ağrısı ve yutkunma zorluğu böyle bir tümörün semptomları olabilir. Sıklıkla boğaz ağrısı çok hafif ve kroniktir ve hasta tarafından fark edilmeyebilir. Diğer önemli semptomlar arasında ses kısıklığı, boyunda kitle, açıklanamayan kilo kaybı ve/veya tükürükte kan olması sayılabilir.
Bu hastalıkta tanı kulak, burun ve boğaz üzerinde uzmanlaşmış doktorların şüpheli bölgeleri gösteren özel aynalar ve teleskopik aletlerle yapacağı muayene ile konabilir.
Boğaz ağrımı nasıl tedavi edebilirim?
Soğuk algınlığı sebebi ile oluşan boğaz ağrısı şu önlemlerle rahatlatılabilir:
- Sıvı alımınızı arttırın
- Yatak odanızın havası nemli olsun
- Tuzlu su ile günde birkaç kez gargara yapın
- Asetaminofen gibi hafif ağrı kesiciler kullanın
Ne zaman doktora gitmeliyim?
Boğaz ağrınız ciddi ise, soğuk algınlığının normalde geçeceği 5-7 günde geçmemişse, allerji veya tahriş edici bir maddeye bağlı değilse tıbbi yardım almalısınız. Aşağıda yer alan bulgu semptomlar varsa doktorunuzu görmeniz gerekmektedir:
- Ciddi ve uzamış boğaz ağrısı
- Soluk almada ve yutkunmada güçlük
- Ağzı açmada güçlük
- Kulak ağrısı, Eklem ağrıları
- Döküntü, Ateş
- Tükürükte kan
- Sık tekrarlayan boğaz ağrısı
- Boyunda kitle
- 2 haftadan uzun süren ses kısıklığı
Saman nezlesi tanımı yanlış isimlendirilmektedir. Çünkü saman bu olaya neden olmaz. Hastalık; akan / kaşınan burun ve göz, hapşırma, boğaz kaşıntısı ve burun, boğazda çok miktarda akıntıdan oluşmaktadır. Havayla solunan parçaçıklara karşı gelişen allerji buna neden olmaktadır.
Yaz gribi ise bilinen grip (Virüs enfeksiyonları) den farklıdır, gribin aksine saman nezlesi gibi havadaki parçaçıklara karşı gelişen bir alerjidir. Saman nezlesi ve yaz gribi tıp dilinde allerjik rinit olarak bilinen durum için kullanılan yaygın isimlerdir. (Rinit, burun iltihabıdır.)
Her yıl çok sayıda insan allerjik rinite yakalanmaktadır. Bazıları çok hafif atlatırken bazıları için çok ağır geçmekte, işlerini engellemekte ve yaşam kalitesini bozmaktadır.
ALLERJİNİN NEDENİ NEDİR?
Bir bitki veya hayvana ait bir parçaçık vücüda girerse (gözü kaplayan zardan, burun veya boğazdan) bu istilayı önlemek amacıyla bağışıklık sistemine ait bir yanıt gelişir. Normal şartlar altında bu yararlı, doğal bir korunmadır. Bununla birlikte bazı kişiler bir takım maddelere karşı aşırı reaksiyon göstermektedir. Bu maddelere allerjen, kişilere ise allerjik denilmektedir. Bu olay ailevi olarak görülme eğilimi göstermektedir.
Allerjenler vücudu antikor yapmak üzere uyarırlar. Bunlar daha sonra allerjenlerle birleşerek, vücudda bu şekilde istenmeyen etkilere yol açan bazı kimyasal maddelerin salgılamasına neden olurlar. Histamin bunlar içinde en iyi bilinen kimyasal maddedir. Bu madde burun zarlarının şişmesine, kaşıntıya, tahrişe ve aşırı miktarda sümük oluşmasına neden olur.
HANGİ ALLERJENLER RİNİT YAPAR?
Havada taşınabilecek kadar küçük ve hafif olan hayvan ve bitki proteinleri gözümüz burnumuz ve boğazımızdaki zarlar üzerinde birikirler. Polenler, mantar sporları, hayvan tüyleri ve ev tozu bu parçaçıkların en sık rastlananlarındandır.
HANGİ POLENLER SORUN OLUR?
İlkbaharın erken dönemlerinde saman nezlesine polenler yada çevrede sıklıkla rastlanan ağaçlar neden olmaktadır. İlkbaharın geç dönemlerinde ise polenler çayırlardan kaynaklanmaktadır. Renkli süs bitkileri nadir olarak allerjiye neden olmaktadır. Çünkü onların polenleri havayla taşınamayacak kadar ağırdır. Bu bitkilerin polenleri bir yerden bir yere böcekler tarafından taşınmaktadır. (arılar, kelebekler)
Bazı bitkiler ise Ağustosun sonunda polen vermeye başlarlar. Bu eylül ayı boyunca devam eder. Kimi zaman ekim ayına kadar veya ilk soğuklara kadar polen verdiği olur.
MANTAR NEDİR?
Mantarlar ekmeği küflendiren, meyvaların bozulmasına neden olan küflerdir. Aynı zamanda kuru yapraklarda, çayırlarda, samanda, tohumlarda diğer bitki ve toprakta da bulunurlar. Soğuğa dirençli oldukları için allerji sorunu uzundur ve karın toprağı kapattığı dönemler dışında tüm bir yıl sporları havada bulunur.
Ev içinde mantarlar ev bitkilerinde ve onların saksı toprağında yaşar. Bodrum katları ve çamaşır odaları gibi nemli yerlerin yanı sıra peynirde ve mayalanmış içkilerde de bulunurlar.
TÜM YIL BOYUNCA SAMAN NEZLESİ NASIL DEĞİŞİR?
Allerjenler hayvan artıkları (kediler, köpekler, atlar, yün) kozmetik malzemeler, mantarlar, yiyecekler ve ev tozlarıda dahil olmak üzere bütün yıl boyunca bulunurlar. Ev tozu, mobilyalardan dökülen selülozdan, mantardan, ev hayvanlarında dökülen artıklardan ve böcek parçalarından oluşan karmaşık bir yapıdır. Allerji kışın sıcak hava sistemlerinin açılmasıyla ev tozunun etkisi altında artmaktadır.
ALLERJİ ZARARLI OLABİLİR Mİ?
Allerjik kişilerin soğuk algınlığına, sinüs enfeksiyonu ve kulak enfeksiyonlarına olan hassasiyetleri artmıştır. Bu hastalık onları allerjisi olmayan insanlardan daha fazla rahatsız edebilir. Hatta bazen daha ağır olarak bu kişilerde astım gelişebilir.
İdeal olarak allerjinizin oluştuğu yerden uzakta yaşamayı seçebilirsiniz. Örneğin sadece deniz havası teneffüs edebileceğiniz bir yerde veya hiçbir şeyin yaşamayacağı kadar kuru bir iklimde yaşamanıza devam edebilirsiniz. Ne yazık ki bu ideal uygulama nadiren yapılabilir. Ancak aşağıda sıralanan kendi kendinize yardım önerileri denemeye değerdir.
1. Çimleri keserken veya ev temizliği yaparken polen maskesi takın. (birçok eczaneden temin edilebilir)
2. Isıtma ve havalandırma sistemlerindeki filtreleri aylık olarak değiştirin yada bir hava temizleme aygıtı kullanmaya başlayın.
3. Polenlerin çok yoğun olduğu dönemlerde kapıları ve pencereleri kapalı tutun.
4. Evde bulunan bitki ve hayvanlardan uzak durun.
5. Kuş tüyü yastıkları, yün battaniye ve yün örtüleri pamuk veya sentetik maddeden yapılmış olanlarla değiştirin.
6. Gerekli olduğunda yeterince antihistaminik ve dekonjestan kullanın.
7. Yatağınızın baş tarafı yukarı kaldırılmış bir şekilde uyuyun. Bunun için yatağınızın baş tarafındaki ayakların altına birer tuğla koyabilirsiniz.
8. Genel sağlık kurallarına uyun.
- Hergün egzerzis yapın.
- Sigarayı bırakın ve diğer hava kirliliğine neden olan şeylerden uzak durun.
- Dengeli beslenin karbonhitratları aza indirin.
- Dietinizi vitaminler ve özelliklede C vitaminiyle destekleyin.
Kış aylarında iyi bir nemlendirici kullanın. Çünkü kuru ev içi havası birçok allerjik kişinin kötüleşmesine neden olmaktadır. Ancak nemlendiricide mantar üreme şansına da dikkat edin.
DOKTORUNUZ SİZİN İÇİN NE YAPABİLİR?
Kulak Burun Boğaz uzmanınız tam bir kulak, burun, boğaz, baş ve boyun muayenesi yapacaktır. Dikkatli bir değerlendirme sonucunda doktorunuz şikayetlerinize herhangi bir enfeksiyonun yada yapısal bir bozukluğun yol açıp açmadığına ve bunlara yönelik uygun tedaviye karar verecektir.
Allerji tedavisinde bir çok ilaçtan yararlanılmaktadır ve dokturunuz bunlar arasından size en uygun olanını seçecektir. Bunlar arasında antihistaminikler, dekonjestanlar, kromolin ve kortizonlu ilaçlar vardır. Şüphelenilen bir allerjinin medikal tedavisi aynı zamanda çevre kontrolü danışmalığınıda kapsamaktadır. Sonuç olarak detaylı bir hikaye ve iyi bir muayeneden sonra doktorunuz hangi maddeye karşı allerjiniz olduğunu tespit etmek için testler önerebilir.
Solunum havasındaki allerjenlerin tek tedavisi spesifik olarak o allerjene karşı antikor oluşturacak enjeksiyonlar yapmaktır. Bundan önce hassasiyetinizin gerçek nedeni bulunmalıdır. Allerji araştırmaları ya kan tahlili yada deri testi şeklindedir. Modern testler sadece hangi maddeye karşı allerjiniz olduğu değil bu allerjinin düzeyi de ortaya çıkmaktadır. Bu, eğer enjeksiyon gerekiyorsa başlanabilecek en yüksek dozla başlayarak tedaviye cevabı en kısa zamanda almamızı sağlar.
Bademcik ve geniz eti nedir?
Üst solunum yollarından giren mikropları tanıyarak vücudu savunmaya hazırlayan,burnun arka kısmı (geniz) ve boğazda dilin her iki yanına yerleşmiş (tonsil) organlardır.Özellikle hayatın ilk yıllarında ağız ve burun yoluyla gelen enfeksiyonlara karşı vücut savunmasında önemli rol oynamaktadır.
Çocuklarda özellikle bademcikler ve geniz eti hastalıkları kronik enfeksiyon odağı olabilmeleri ve ikincil problemlere neden olabilmeleri nedeni ile farklı öneme sahiptirler.
Bademcik ve geniz etinin vucut savunmasındaki rolü nedir?
Bademcik ve geniz eti lenfoid dokunun bir parçasıdır ve lenfositler içerirler. Bu lenfositler, vücudun bağışıklık sistemine yardımcı olan antikorları üretirler. Ancak bademcik ve geniz etinin bağışıklık sistemindeki rolleri özellikle hayatın ileri dönemlerinde önemli oranda değildir ve çoğu zaman fonksiyonel değildirler. Bademcik ve geniz eti alınan kişilerde bağışıklıkla ilgili hiç bir olumsuz durumun olmaması da bunu göstermektedir.
Bademcik ve geniz eti iltihabı nedir?
Bu organların çeşitli mikro organizmalarla oluşan akut(yeni başlayan) ve kronik(uzan zamandır) enfeksiyonudur.Hastalığın ciddiyeti neden olan mikrobun tipine ve hastanın savunma sisteminin direncine bağlı olarak değişmektedir. KBB Jimer olarak hastalığın teşhis,tetkik,ayırıca tanı ve tedavisinin önemli olduğunu vurgular özellikle antibiyotik gerekliliğini ilgili uzmanınızın gerekli gördüğü durumlarda kullanmanızı öneririz.
Özellikle bademcik enfeksiyonunda uygun tedavi yapılmayan hastalarda ileride kalp kapakçık problemleri, böbrek hastalıkları ve eklem romatizmaları görülebilir.Bu ihtimal bile hastalığın ciddiyetini ortaya koymaktadır.
Çocuklarda sık karşılaşılan bademcik ve geniz eti enfeksiyonu kimi zaman yatakta geçirilen sıkıntılı günlere, sosyal hayatın zorlaşmasına,çocuğun psikolojisini ve hatta okul başarısını bile olumsuz etkilemektedir.
Uygun tedavi yapılmayan veya uygun tedaviye rağmen sorunları hala devam eden hastalarda bademcik ve geniz eti ameliyatı gerekli olabilir.
Bademcik ameliyatı(tonsillektomi) gerektiren durumlar nelerdir?
KBB Jimer olarak Amerikan Kulak Burun Boğaz ve Baş-Boyun Cerrahisi Akademisinin rehberinde belirtilen gerekli durumları kullanmaktayız.
- Sık tekrarlayan akut bademcik iltihabı (yılda beşten, üst üste iki yıl yılda üçten fazla sayıda atak olması)
- Tekrarlayan akut bademcik iltihabı ile birlikte
- Kalp kapak hastalıkları
- Ateşli havaleler
3. Kronik bademcik iltihabında tedaviye cevap vermeyen
- Ağız kokusu
Dirençli boğaz ağrısı
Ağrılı boyun lenf bezi büyümesi
Tıbbi tedaviye cevap vermeyen enfeksiyon taşıyıcılığı
4. Bademcik çevresi apse gelişmiş olması
5. Boğazda tıkanma yapan (obstrüktif ) büyümeler
6. Horlama ve kronik ağız solunumu
7. Obstrüktif (tıkayıcı) uyku apnesi sendromu
8. Geniz eti ve bademciklerde büyüme ile beraber
- Akciğer tansiyon artışı hastalığı - Korpulmonale
- Yeme güçlüğü
- Konuşma bozuklukları
- Gelişme geriliği
9. Çene kapanma (oklüzyon) bozukluğu oluşması
10. Yüz kemiklerinde (kraniofasial) gelişme bozuklukları
11. Tümör (malignansi) şüphesi (asimetrik büyüme)
Geniz eti ameliyatı (adenoidektomi) gerektiren durumlar:
a. Enfeksiyona bağlı nedenler;
- Tedaviye dirençli geniz eti iltihabı (adenoidit
- Yılda 5 ve üzerinde antibiyotik tedavisi gerektiren geniz eti enfeksiyonu hikayesi
- Orta kulak hastalıkları (Geniz eti büyümesi ile beraber ya da bariz büyüme olmadan)
- Orta kulakta tedaviye cevap vermeyen sıvı birikimi (Efüzyonlu kronik otitis media)
- Sık orta kulak iltihabı
- Kulak zarında delik olup akıntının kesilmediği hastalar
- Tedaviye cevap vermeyen kronik sinüzit
b. Tıkanmaya(Obstrüksiyon) bağlı nedenler;
- Aşırı horlama ve uykuda sürekli ağız solunumu
- Tıkayıcı(Obstrüktif ) nefes durması(Apne) sendromu
- Geniz eti büyümesiyle beraber
- Kronik akciğer hastalığı, gelişme geriliği, konuşma bozukluğu
- Dişlerin kapanma(Oklüzyon) bozukluğu ve ağız solunumuna bağlı diş problemleri
- Yüz kemiklerinde gelişme bozukluğu olarak sıralanabilir.
Kulak burun boğaz hekimlerince en sık yapılan ameliyatların başında bademcik ve geniz eti ameliyatları geliyor.
Ancak aileler ameliyat için karar verme aşamasında sıkıntıya düşüyor. Genellikle, ameliyatın muhtemel risklerinden, narkoz alımından ve tekrarlayan enfeksiyonların devam edebilme olasılığından endişe ediliyorlar.Bu durumlarda KBB jimer olarak ailelerin hastalıkla ilğili her türlü durumu,ameliyatı ve sonrasını doktorlarıyla anlaşılır bir dille konuşmalarını,akıllarına gelen her türlü soruları sormalarını ve istiyorlarsa birden fazla KBB uzmanıyla görüşüp sıkıntılarını gidermelerini tavsiye ediyoruz.
Özellikle sık tekrarlayan enfeksiyonlara bağlı geniz eti ve bademcik ameliyatı kararı verirken hastaların genel durumu, enfeksiyonların günlük hayatı, iş ve okul hayatını etkileme derecesi, alerjinin varlığı, tanının konduğu mevsim gibi değişkenler de etkili olmaktadır. Yaz mevsiminde bu enfeksiyonlar belirgin olarak azalmakta olduğundan ilkbahar aylarında tanı konulan hastalarda son bahara kadar beklemek bu süreçte vücut savunma sistemini güçlendirecek aşı ve tedavilerin uygulanması, varsa alerjinin kontrol altına alınması tercih edilebilir. Antibiyotik tedavisi her zaman ameliyat için bir alternatif olmakla beraber sık antibiyotik kullanımına bağlı direnç gelişimi ve yan etkileri göz önünde bulundurmak önemlidir.
Çocuk felci aşısının yaz aylarında yapıldığı dönemlerde bademcik ameliyatlarının bu aylarda yapılmaması önerilmekteydi. Günümüzde bu aşının standart olarak yapılmıyor olması nedeni ile artık yaz aylarında da bademcik ameliyatı yapılabilmektedir. Orta kulakta sık tekrarlayan ya da tedavi ile geçmeyen sıvı birikimi nedeni ile ventilasyon tüpü takılmasına karar verilen çocuklarda bu ameliyat sırasında tıkayıcı etki yapmasa da mevcut geniz etinin alınması enfeksiyon sıklığının azalması için gereklidir.
Hangi yaşta ameliyat yapılmalıdır?
Ameliyat için kesin bir yaş yoktur. Hastaya verdiği zarara göre karar verilir. Sık kabul edilen durum bademcik ameliyatı için hastanın 3 yaşını doldurmasıdır. Geniz etinin alınması ise 1 yaşında dahi yapılabilir. Ameliyatın üst sınırı için belirlenmiş bir yaş yoktur.
Ameliyat nasıl yapılmaktadır?
Ameliyat genel anestezi altında yapılmakta ve cerrahi 15-25 dakika civarında sürmektedir ancak hastanın anestezi için hazırlanması, ameliyat sonrası kanama kontrolü ve anestezinin sonlandırılması aşamaları ile birlikte toplam süre 40-60 dakikayı bulmaktadır.
KBB jimer'de TERMAL WELDİNG yöntemiyle ameliyatlarımızı gerçekleştirmekteyiz.Termal Welding ile yapılan ameliyatlarda ameliyat sırasında kanamanın çok az olmasının yanı sıra ağrı standart ameliyatlara göre daha az olmakta iyileşme daha hızlı olmakta ve hastalar daha kısa zamanda normal diyete dönebilmektedir.
Özellikle büyük boyuttaki bademciklerin alınmasını takiben yara iyileşmesini hızlandırmak ve ameliyat sonrası ağrıyı azaltmak amacı ile yara bölgesi kendiliğinden eriyen dikişler kullanılarak küçültülebilir. Termal Welding ile yapılan ameliyatlar sonrasında bu yöntem de daha az gerekli olmaktadır.
10 yaş altındaki hastalar hastane ortamında rahat edemedikleri ve ev ortamında bulunmayı daha çok tercih ettikleri için genellikle ameliyat sonrası 2-3 saatlik gözlemi takiben evlerine gönderilmektedirler. Hastaneye uzak mesafede oturan çocuk hastaların ve çok küçük çocukların yanı sıra erişkin hastaların ve her yaş grubu için ek patolojisi olan tüm hastaların ameliyat sonrası en az bir gün hastanede takibi yapılmalıdır.
Ameliyatın Riski Nedir?
Dünyada en sık yapılan ameliyatların başında gelen bademcik ameliyatında ciddi komplikasyon riski düşüktür. Cerrahiye ve/veya anesteziye bağlı risk oranı 1/13000 civarındadır. Ameliyat sonrası ciddi kanama riski ise %0,5 tir.
Kanama en sık ilk 24 saat içinde görülmektedir. Diğer bir riskli dönem ise ameliyat bölgesinde oluşan beyaz renkli iyileşme dokusunun döküldüğü 7-14. günlerdir. Bu nedenle ameliyatı takiben ilk 2 hafta beslenme yönünden kritiktir. Hastaların herhangi bir dönemde kanama olması halinde acilen hastaneye başvurmalarının gerektiği konusunda bilgilendirilmeleri önemlidir. Bademcik ameliyatı sonrası kanamalarda genellikle hastanın anestezi altında değerlendirilmesi ve kanama odakları tespit edilerek kanamanın uygun yöntemle durdurulması gerekir. Bu şekilde müdahale yapılan hastaların en az bir gün hastanede yatırılarak takip edilmeleri uygun olacaktır.
Ameliyat Olanlarda Farenjit Olma Riski Artar mı?
Bu inanış doğru değildir. Ameliyat olanlarda ve olmayan popülasyonda farenjit olma riski aynıdır.
Bademcik ve geniz eti ameliyatları sonrası öneriler:
- Ameliyat sonrası ilk bir kaç günlük dönemde tükrükle karışık pembe renkli hafif kanama olabilir. Taze kırmızı kan veya kanlı kusma olursa doktorunuza haber vermeniz uygundur.
- Ameliyat sonrasında 2 hafta boyunca bir miktar ağrı olması doğaldır.Ağrı özellikle yutkunma ve yutma sırasında olur ve kulağa vurabilir.Ağrı şiddeti kişiden kişiye farklılık gösterebilir, genellikle basit ağrı kesiciler yeterli olmaktadır.
- Ameliyattan sonraki ilk 3-4 saatlik sürede hasta tam olarak anestezi etkisinden çıkmadığı için yemesi ve içmesi yasaktır. Ne zaman ağız yolu ile gıda alacağınızı doktorunuz size söyleyecektir.
- Genel olarak bol miktarda soğuk su içilmeli, yumuşak, ılık ve tahriş etmeyen gıdalar alınmalıdır.Ameliyat günü ve ameliyat sonrası 1. gün: Küçük miktarlarda ancak sık aralıklarla su, süt, meyva suları, komposto, şerbet, dondurma, tanesiz çorba, buzlu çay, ayran
Ameliyat sonrası 2-3. günler: İlave olarak oda sıcaklığında yoğurt, nişasta peltesi, püre, makarna, puding gibi yumuşak gıdalar 4. Günden sonra: Tahriş edici ve çok sıcak olmamak kaydı ile normal diyete başlanabilir, ilk 2 hafta içinde batma ve tahriş etme riski olan ekmek kenarı, kraker, bisküvi tarzı gıdalar almayın.
Ameliyat sonrası 2 haftalık dönemde ağrı kesici ilaçların yardımı olmadan gıdaları rahat yutamayabilirsiniz.
Özellikler:
1. Asitli ürünlerden kaçınınız (Kolalı içecekler, portakal suyu, limon suyu vb.)
2. Pipet kullanmayınız
3. Bol sıvı alınız
4. Kırmızı ve kahverengi renkli gıda ve içecekleri mümkün olduğunca almayınız (kanama ile karışabilir)
5. Acı ve baharatlı gıdalardan kaçınınız. - Ameliyat sonrası konuşmanızın genizden gelmesi normaldir ve bu durum 3 hafta kadar sürebilir. Bu sorun nadiren daha uzun sürmekte olup genellikle tedaviye cevap vermektedir. Sesin oluşumunda boğazdaki hava boşluğunun hacminin rolü vardır bu nedenle bademciklerinizin boyutu ile orantılı olarak ameliyat sonrası ses tonunuzda hafif bir değişiklik kalıcı olarak oluşabilir.
- Ameliyat sonrasında ateşinizin 0,5-1 derece artması normaldir. Daha yüksek ve uzun süreli ateş genellikle susuz kalmaktan kaynaklanır. Bol sıvı almanıza rağmen ateşiniz yüksek seyrediyorsa doktorunuzu arayınız.
- Ameliyat bölgesinde beyaz, kirli gri renkte bir zar oluşacaktır. Bu zar doğal iyileşme sürecinin bir parçasıdır ve ortalama 2 hafta içinde kaybolur.
- Az sıvı alan ve yetersiz beslenen kişilerde daha sık olmak üzere nadiren ameliyat sahası iltihaplanabilir ve nefeste kötü koku oluşabilir. Bu durumdan doktorunuzu haberdar ediniz.
AMELİYAT SONRASI FAALİYETLER
Çocuklar ameliyat sonrası 3-4 gün evde dinlenmelidirler. Ameliyattan bir hafta sonra okula dönebilirler. En az iki hafta spor faaliyetlerinde bulunmamalıdırlar.
Yetişkinler ameliyattan 7-10 gün sonra kontrol muayenesini takiben çalışmaya başlayabilirler. İki hafta boyunca sportif ve yorucu faaliyetlerden kaçınmalıdırlar.
Ameliyat sonrası 5. Günden itibaren ilk 15 gün ılık su ile olmak üzere banyo yapılabilir.
Boğaz ağrısı başta enfeksiyonlar olmak üzere çeşitli hastalıklarda ortaya çıkan bir şikayettir.Enfeksiyonlar ya virüsler (soğuk algınlığı, grip gibi) ya da bakteriler sebebi ile oluşur.